Reşat Akar

Geçtiğimiz çarşamba günü Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde ilginç bir duruşma vardı...
Aylar önce Kuzey Kıbrıs’a sahte kimlikle giren Müslüm Güçlüdal ile Mehmet Halis Yılmaz, yargıç huzuruna çıkarıldı...
Kıdemli Yargıç Fügen Ulutekin, sahte kimlikle ülkeye giriş suçundan dolayı sanıkları ‘hükümsüz tutuklu’ olarak üç aylığına cezaevine gönderirken, önemli bir noktaya dikkat çekti ve bu kişileri izinsiz çalıştıran işverenlerin de ceza görmesi gerektiğini söyledi...
Hükümet edenler veya mecliste halkı temsil edenler bu uyarıdan ders çıkarır mı?..
Bence çıkarmazlar...
Hükümet başını kuma sokmuş, olanı, biteni görmüyor...
Yollar, sokaklar pislik içinde...
Turistler; anket formlarında çevre kirliliğinden yakınıyor...
Otelci, lokantacı, sanayici, sıradan vatandaş, tüm kesimler elektrik fiyatlarına isyan ediyor...
Berberler, taksiciler, küçük esnaf; kaçaklardan ve kayıt dışı ekonomiden söz ederek, önlem talep ediyor...
Ama hükümet edenler bunları duymazdan, görmezden geliyor...
Halbuki; tüm sorunların temelinde ‘kaçak işgücü’ ve ‘kaçak ticaret’ vardır...
Basit bir örnek vereyim...
İki gün önce Lefkoşa’nın Kumsal bölgesinde berbere gittim...
Yarım saat içinde dükkana iki kadın girdi...
Bir tanesi buradaki gurbetlerdendi ve para dileniyordu...
Diğerinin elinde duvara asılan nazar boncuklu süs eşyası vardı...
Yıllar önce Türkiye’den gelerek, KKTC’de yaşamaya başlayan berber, kadının yüzüne bakar bakmaz, ne istediğini anladı ve yüz vermedi...
Kadın “abi al bir tane kurbanın olayım” dedi...
Berber kaş çattı...
Kadın ısrar edince fiyatını sordu...
“Yirmi beş TL” deyince de kendisine kapıyı gösterdi...
Sonra tepkisini dile getirdi:
“İki gün önce İstanbuldaydım, bunların fiyatı orada 5 TL...”
İstanbul’da 5, KKTC’de 25 TL...
Seyyar satıcı günde 10 tane satsa, cebine giren kâr miktarı 200 TL...
Bir ayda ne eder?..
Altı bin TL...
Birçok firmada genel müdürlerin alamadığı kadar maaş...
Vergisi yok...
Sigorta, İhtiyat Sandığı yatırımı yok...
Peki bu kadın hasta olduğu zaman sınır dışı mı ediliyor?..
Kesinlikle hayır!..
Parasız da olsa hastaneye giden kim olursa olsun, nöbetçi doktor ona bakmak zorunda...
İşte KKTC’nin temel sorunu budur...
Yargıç Fügen Ulutekin’in belirttiği gibi, ülkeye sahte kimlikle giren veya kaçak olarak yaşayanların, bazı işverenler tarafından istihdam edilmeleri ağır bir suç olarak kabul edilmelidir...
Hatta bu durumdaki bir insan iş için başvurduğu zaman, ilgili şirketin temsilcisi polise haber vermelidir...
Öyle cesaret yok mu?..
Yoksa, sonuçlarına da katlanmak gerek...
Bizzat şahit olduğum seyyar satıcı örneğini verirken, Vergi Dairesi’nin ‘bu konularda’ ne yaptığını merak ettiğinizden eminim...
Yanıtını da siz vermelisiniz...
Vergi Dairesi’nin gözünde sadece ‘kayıtlı’ işletmeler vardır...
Bir de iktidar partisine muhalif olanlar ve onların aile yakınları...
Muhalif olup, hele bir de araba değiştirirseniz...
Koşar adım peşinize düşerler...
Ama yargıcın yerinde uyarısını duymazdan gelirler...
Tekrar ediyorum...
Bu ülkenin temel sorunu kaçaklar ve kayıt dışı ekonomidir...
Kayıtlı şirketlerden ve vergi mükelleflerinden çok daha fazla kaçak çalışan insan ve kaçak işletme vardır...
Cennet işte böyle olur...
Havayı odun sobasıyla zehirleyebilirsiniz...
Ama ‘bu cennet ülkede’ ekonomiyi kayıt altına alamazsınız...
Adı üstünde cennet...