Reşat Akar

Televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler hiç de hoş değildi...
Bir tarafta öğrenciler, öğretmenler, veliler...
Diğer tarafta devletin polisi...
Öğrenciler, öğretmenler ve veliler ‘okullarının dıştan gelecek bir yönetime’ devredilmemesi için eylem yapıyor...
Polis eylemcileri geriletmek için cop kullanıyor...
Bunlar; Kıbrıs Türkü’nün alışık olmadığı manzaralar...
Kıbrıs Türkü’nü üzen, kahreden davranışlar...
Ülkeden umudunu kesen gençlerin tepkisini artıran olaylar...
Öğrenciyi, veliyi ve öğretmeni, polisle karşı karşıya getirenler nerede?..
Onlar kapalı kapılar ardında başka hesaplarla uğraşıyor...
Böylesi olayların, toplum psikolojisini nasıl etkilediğini, devlete olan güveni nasıl sarstığını düşünen yok...
Yönetenler, ülke insanını karşı karşıya getirmezden önce çare üretme becerisini gösteremiyor...
Kendi yakınlarına “sakın oraya gitme” demenin dışında hiçbir önlem almıyor...
Hatta polise talimat veriliyor: Göster devletin gücünü...
Devletin gücü, gençlerin başına copla vurmak mıdır?..
Devletin gücü polisle, sivil insanları çatışma noktasına getirmek midir?..
Devletin gücü, kurum ve kuruluşların ‘ihalesiz’ elden çıkarılması mıdır?..
Devletin gücü, 99 tane öğretmeni üç günlük ihbarla kapı önüne koymak mıdır?..
Gerçekten inanılmaz olaylar yaşamaya başladık...
Dünyaya örnek olacak bir demokrasiyi terk edip, polis devletine yönelmenin ileride ne tür sakıncalar doğuracağını kimse hesap etmiyor...
Hiç kimse, morali bozulan ve kendi devletine güven duymaz hale gelen insanların yarın ne tür girişimlerde bulunabileceğini düşünmüyor...
Yapılanları anlamak gerçekten zordur...
Hükümet önce DAÜ Vakıf Yönetimi’nin aldığı karardan haberdar olmadığını açıkladı...
Daha sonra bazı gelişmeler yaşandı...
Gazimağusa Belediyesi ile yirmi civarında işadamı ayrı ayrı tekliflerde bulunarak “Biz bu okulun yönetimine talibiz” denildi...
İşin bu noktasında, DAÜ’ye bağlı iki okulu şeffaf bir ihale yöntemiyle devretmek, bugünkü yüksek tansiyonu düşürmek açısından mutlaka daha iyi olurdu...
Ayrıca, Avrupa ülkelerinde okulların belediyelere bağlı olduğu gerçeğini gözönünde bulundurarak, eğitimde yeni bir sayfa açılabilirdi...
Fakat hükümet bunun tersini yaptı...
Kafasına cop yiyen insanlara “sizi dinlemiyoruz” dercesine, Vakıf Yönetim Kurulu’nun kararına onay verdi...
Bunca gerginlikten sonra, DAÜ’nün iki okulu elden çıkarılmış oldu...
Her yönüyle tartışılacak bir süreç yaşandı...
Demokrasimiz, kültürümüz, geleneklerimiz yara aldı...
Açılan yaraları kapatmak hiç de kolay olmayacak...