Reşat Akar

Son bir haftadır, Kuzey Kıbrıs’ın gündeminde Vakıflar İdaresi’ne ait 200 dönümlük arazinin, yılda 100 TL karşılığında kiralanması vardır...
Henüz ortada bir plan ve program olmadığı halde, bu arazi içerisinde ‘Külliye’ yapılacağı iddia ediliyor...
İlahiyat Lisesi, cami, yurt, spor tesisi, yüzme havuzu!..
Parayı kim verecek?..
Hayırsever bir işadamı!..
Bu maksat için 8.5 milyon TL ayırdığı iddia ediliyor...
Ne var ki; ortada henüz ne hayırsever işadamı var, ne de Külliye projesi...
Vakıflar İdaresi yumdu gözünü, verdi gitti...
Hükümet de buna onay verdi...
Sadece sözlü ifadelerden yola çıkılarak, 200 dönümlük arazinin verilmesi karşısında, Vakıflar İdaresi Yönetimi’nin sorumlu olduğunu vurgulayıp, yine bu sütunda şu soruyu yöneltmiştik?..
Hile-i şeriyye mi, hile-i bâtıla mı?..
Vakıflar İdaresi’nin eski Genel Müdürü Taner Derviş, KIBRIS gazetesine yaptığı açıklamada bu soruya yanıt verdi:
Hile-i bâtıla...
Yani bu işte ‘hile var’ dedi...
Konuyu daha anlaşılır hale getirelim...
Din İşleri Yasası’na göre; Kuzey Kıbrıs’ta dinle ilgili işler ancak Din İşleri Dairesi tarafından yürütülebilir...
Bu bağlamda, başka herhangi bir kuruluşa ‘dini konularda yetki’ verilemez...
Ayrıca yeni bir vakıf kurulacaksa, Vakıflar İdaresi’ne mülk kazandırılması şartı vardır...
Halbuki; kısa adı KİSAV olan ‘Kıbrıs İlim, Ahlak ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı’na, bu uygulamanın tam tersi yapıldı...
Almak yerine, mülk tahsis edildi...
Gelinen noktada, gözler iki makamın üzerindedir...
Birisi Vakıflar İdaresi’nin şimdiki Genel Müdürü Mustafa Kaymakamzade...
Göreve geldiği zaman, eski yönetimin ‘yasa dışı’ olduğu iddia edilen icraatlarını araştırma ve yargıya başvurma sözü vermişti...
Şimdi, kendisi ‘yasa dışı’ olduğu iddia edilen bir kararı savunamaz...
Hiç vakit kaybetmeden doğru yolu bulmalı ve gereğini yapmalıdır...
Sayın Kaymakamzade, gereğinin ne olduğunu biliyordur...
İkinci sorumlu makam ise Sayıştay’dır...
Sayıştay Başkanı, daha önce bir soru karşılığında ‘soruşturmaya gerek duyulmadığını’ açıklamıştı...
Fakat; şu an ortada yeni bir iddia vardır...
Vakıflar İdaresi’nin eski genel müdürü, deneyimli bürokrat Taner Derviş yasa dışılıktan söz ediyorsa, Sayıştay buna sırt çeviremez...
Ortaya konan iddiaları değerlendirmek ve gereğini yapmak durumundadır...
Olayın bir başka boyutu ise, müzakerelerin en kritik döneminde, elde kalan Rum arazilerinin dağıtılmasıdır...
Genel seçimler arifesinde benzeri hatayı CTP hükümeti de yapmış, uyarıcı yayınlar sonrasında geri adım atılmıştı...
UBP hükümetinin de yapması gereken, mülkiyet dağıtımlarını bir süre için durdurmaktır...
Müzakerelerin sonucunu beklemek doğru olandır...
Görüşme masasında Sayın Eroğlu’nun elini zayıflatacak her türlü hareketten kaçınılması gerekir...
Hem çözüm isteyen taraf olduğumuzu söylemek, hem de buna darbe vuracak davranışlarda bulunmak doğru değildir...