Hasan Hastürer

Bundan sonra yapılacak en doğru hareket, kavgasız gürültüsüz bu sürecin geride kalmasının sağlanmasıdır.

Anlaşma Meclis’te onaylanacaksa UBP Hükümeti’nin ve destekçilerinin sayısı onay için yetiyor.

Muhalefetin HAYIR demesi de sineye çekilecek.

Başka yolu yok...

CTP ve TDP’nin hayır demesini bir kenara not etmek isteyenler olacaksa, onların bileceği... Ama unutmasınlar, HAYIR’ın davetiyesini oy birliğiyle EVET isteyenler çıkardı.

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imza koyduğu Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması, denizlerden önce KKTC siyaset dünyasında fırtına yarattı.

İmzanın mürekkebi daha kurumadı.

New York’ta imzalar atılırken Başbakan İrsen Küçük’ün, “Bilgimiz yok” içerikli sözleri de unutulmadı.

Anlaşma içeriğinden öte siyasi amaçlı bir hamle.

New York’ta aceleyle imzalanması gerekir, diye karar verildi... KKTC adına da Eroğlu imzaladı...

O aşamada KKTC Anayasası’na uygunluğu, Eroğlu’nun yetkili olup olmadığını karar vericilerden kimse düşünmedi.

İrsen Küçük hükümeti hiç düşünülmedi.

Çok iyi biliniyordu ki Başbakan İrsen Küçük, “gıkını” çıkaramazdı.

Öyle de oldu.

Turgay Avcı  ve Tahsin Ertuğruloğlu da banko EVET diyecekler listesindeydi.

DP de çok büyük olasılıkla, “Hata yapıldı ama milli dava” deyip elini EVET’çilerin saflarında kaldıracaktı büyük olasılıkla.

***

TDP’nin HAYIR demesi önemsiz değildi ama esas önemli olan ana muhalefet CTP’ydi.

CTP Parti Meclisi oy birliğiyle HAYIR kararı alınca bazıları kıyameti kopardı.

Dışişleri Bakanı Özgürgün, Cumhurbaşkanlığı makamına Mehmet Ali Talat’ı yollayan, hükümet sorumluluğu üstlenen CTP’nin bu tavrını anlamakta zorlandıkları yönünde demeç verdi.

Özgürgün, bir anlamda, “CTP bu işlerin nasıl olduğunu bilmiyor mu?” sorusunu sorup, hızlı adım atılan gelişmelerde, “Milli dava hatırına Anayasa da çiğnenebilir” mesajını verdi sanırım.

***

Keşke imzalanan anlaşma öncesinde tüm siyasi partilerle ciddi bir çalışma yapılmış olsaydı.

Öyle olsa görüş birliği sağlanırdı, demek istemem.

Ancak çok büyük olasılıklı ortak akılla hareket edilerek bugünkü  tablo ortaya çıkmayabilirdi.

Her fırsatta Rum tarafının  önemli kabul edilen konularda ortak uzlaşıyla hareket ettiğine vurgu yapılır.

Büyük  ölçüde doğru olduğunu da kabul ediyorum.

Rum tarafında uzlaşı neden daha kolay sağlanır?

Yanıtı  çok açık.

Ulusal Konsey denilen platformda tüm siyasi partiler var.

Önemli tüm konular orada konuşulur, tartışılır...

Muhalefet partileri de dahil tüm partiler adım atıldıktan sonra değil adım atılmadan olacak olanlardan haberdardır.

Peki bizde böyle bir buluşma platformu var mı?

Yoktur.

Olmasına da “milli davanın çıkarları gereği” karşı çıkılır.

***

İnsanlar en çok, en kolay kendi emeği olan ürünlere, değerlere, politikalara sahip çıkar.

Eğer toplumsal uzlaşı ile sahip çıkılması istenirse, en baştan herkesin, siyasi partilerin katkı koyacakları ortam yaratılır.

O zaman görün bakalım ne güzel sahip çıkılır.

***

Aslında farklı duruş sergilenmesinden de çok rahatsız olmamak gerekir.

Farklı düşünen, gerekçeli bir şekilde tavrını açıklar ve ona göre hareket eder. Bu da demokrasinin zenginliğidir.

Şimdi düşünürüm...

TDP ve CTP kararını  verdi.

HAYIR diyecekler.

Ankara, kararın gözden geçirilmesini istiyor.

Yani bir daha düşünün, deniyor.

Bu saatten sonra çok önemli bir değişiklik olmadan CTP ve TDP’nin tavır değişikliği içine girmesi olası mı?

Bana sorarsanız  İMKANSIZ.

Hiçbir gelişme olmadan U dönüşü yapan parti siyasi itibar anlamında sıfırı tüketir.

***

Bundan sonra yapılacak en doğru hareket, kavgasız gürültüsüz bu sürecin geride kalmasının sağlanmasıdır.

Anlaşma Meclis’te onaylanacaksa UBP Hükümeti’nin ve destekçilerinin sayısı onay için yetiyor.

Muhalefetin HAYIR demesi de sineye çekilecek.

Başka yolu yok...

CTP ve TDP’nin hayır demesini bir kenara not etmek isteyenler olacaksa, onların bileceği... Ama unutmasınlar, HAYIR’ın davetiyesini oy birliğiyle EVET isteyenler çıkardı.

Günün sözü:

Destek isteyen, öncelikle paylaşımı bilecek