Hasan Hastürer

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Hasan Hastürer

Üretimin köküne kezzap suyu döktüler... 10.07.2011

10 Temmuz 2011 Pazar Saat 12:41

Biz toprağa küsmeyiz. Ama önemli olan ekonomik şekilde üreticilik yapmaktır. Toprağın bereketi çarşı ile bütünleşmezse toprakla aşkınız kaçınılmaz olarak biter. Hükümet edenler yanlış politikalarla, sorun halinde üreticiyi yalnız ve de çaresiz bırakarak, toprakla aramıza kara kedi de sokuyor.

Düşünebilir misiniz ben Lisani Ki, ömrüm toprakla iç içe geçti. Bir zamanlar sebze meyvenin yetiştiği Yeşilköy’de yaşıyorum ama evimin ihtiyacı olan sebzeyi artık marketten, bakkaldan alıyorum.

Durum bu kadar vahim. Üretimin köküne kezzap suyu döktüler. Böyle giderse gün gelecek limon gibi maydanoz bile ithal edilecek.

Yeşilköy, bir Karpaz köyü.

Kolokası  ile olan ünüyle yazıldı belleğime yıllarca önce.

1972 yılında Öğretmen Koleji’ndeyken Yeşilköy’e bir gezimiz olmuştu. Köylülerin çalışkanlığına hayran kalmıştık.

Aile boyu herkes çalışıyordu. Çoluk-çocuk, kadın-erken, yaşlı-genç herkes toprak kokusu taşıyordu. Eller nasırlı, yürekler insan sevgisiyle yumuşacıktı.

Karpaz bölgesine her gidiş gelişimde Yeşilköy’e bir başka duygusal yaklaşım içinde baktığımı hissederim.

***

Orta kuşak ve üzeri, ilkokul yıllarında bahçe dersini mutlaka anımsar.

Tüm ilkokulların bahçesinde çiçek, sebze üretimi yapılan alanlar vardı.

Okul bahçesinin büyüklüğüne göre sınıfların hatta öğrencilerin parselleri bulunurdu.

Hatta bazı köy okullarında okul bahçesinde yetiştirilen ürünlerin satışından okula gelir de temin edilirdi.

Bu nedenle şimdiki Atatürk Öğretmen Akademisi’nin geçmiş bağlantısı olan Öğretmen Koleji’nde tarım dersinin ayrı bir önemi vardı. Her öğretmen adayı okulun bahçesindeki parselde uygulama yapar, çiçek, sebze yetiştirirdi.

Yılda en az iki kez de köylere gezi düzenlenir. Üretim yerinde gözlenirdi.

***

Lisani Ki, Yeşilköylü bir üretici.

Ekmeğini topraktan kazanırdı...

Şimdi ekmeğini topraktan kazanmaya çalışıyor.

Lisani Ki ile dün telefonda konuştuk.

Sorunları olduğunu biliyordum.

Havadis ekibi olarak Karpaz’a yaptığımız bir ziyaret sırasında Yeşilköy kahvehanesinde durduğumuz zaman üreticinin dertlerini yine dinlemiştik.

***

Lisani Ki, “Derdimiz çooook” dedi...

“En önde gelen derdiniz hangisi?” diye sordum.

“ Derdin sıralaması olmaz aslında” deyip devam etti: “Hasan Bey, arabanızı sigorta ettirirsiniz ve bilirsiniz ki bir kaza olursa sigorta zararınızı ödeyecek. Tarımda da sigorta varsa, priminizi ödüyorsanız günü geldiği zaman zarar ziyanınız ödenecek demektir. 2006’da patatesi berinospore dediğimiz mantar hastalığı çok fena vurdu. Geldiler zarar ziyanı tespit edip gittiler. Canımızı yedik paramızın alınması için Bakanlar Kurulu’ndan karar çıksın. 2009’da Bakanlar Kurulu kararı çıktığını dönemin Tarım Bakanı Sennaroğlu söyler. Bakanlar Kurulu kararı çıktı ama seçimler üstüne vurunca ödeme olmadı.

2010 senesinde de benzer zarar gene yaşandı.

Şimdi duyarız UBP Hükümeti, 2010 zararını ödeyecek, eskiler onları alakadar etmezmiş.

Hani da devletin sürekliliği vardı?

Bakan Amcaoğlu’nu Beyarmudu Festivali’nde gördüm. Sordum, “Ne olacak alacaklarımız?” “Ben eskilere karışmam 2010 zararını pazartesi ödüyorum” deyip kestirip attı.

Biz ürün teslimlerinde Tarım Sigortası’na primlerimizi yatırdık. Zarar ziyan almak hakkımızdır.

Yetkililere soruyorum, “Tarım Sigortası süs mü?”

***

Halkın devlete duyduğu güvenin erozyona uğraması için neden çok.

Üretici Lisani Ki’nin verdiği örnek ve ortaya koyduğu tepki, devletin kurumsal yapısına duyulan güveni mutlaka yaralar.

Başbakan İrsen Küçük, çok uzun yıllardır, Tarım Bakanlığı  yaptı.

Bizzat kendisi ziraatla doğrudan uğraştı.

Çiftçilik ve hayvancılık yapan bir babanın oğludur.

Üreticinin derdini anlama ve ardından çare üretme konusunda kimsenin kendisine bilgi aktarmasına gerek yok.

“Bu ülkede çiftçinin, üreticinin sorunlarını, çaresiyle birlikte İrsen Küçük bilmiyorsa bir başka bilen yoktur” dersem asla abartı yapmış sayılmam.

İnsanların toprak bağını albenili kılmak dünyanın pek çok ülkesinde stratejik bir hedeftir, çok stratejik bir politikadır.

Toprakla, üretimle bağlantılı bağı zayıf olan toplumların, en genel anlamda ülke ortak değerlerini sahiplenmesinde sorunlar yaşanır.

Ülkenin, vatanın, devletin sahiplenilmesi isteniyorsa üreticinin, üretim arzusu darbelenmeyecek.

***

Lisani Ki ile sohbetimiz devam etti...

Ben sordum Lisani Ki, yanıtladı.

-Patates dışında neler üretiyorsun?

-Üretim için su şart. Sular azaldığı için patates tek ürün çeşidimiz olarak kaldı dersem abartmış olmam.

-Yeşilköy

Bu yazı toplam 15522 defa okunmuştur
YORUMLAR
Bu Makaleye Yorum Yapılmamış.
KIBRIS GÜNDEMİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2021 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Mail : | Yazılım: Doğru Ajans